Ekonomi denince akla önce para gelir. Parayla yapılan her türlü alışveriş, ekonomik işleyiştir. Bu süreç karşılıklılık esasına göre çalışır. Bu ülkeler içinde, yerli ve yabancı şirketler içinde aynıdır. Küçük bir beldede insanların kendi arasında yaptığı alışveriş de karşılıklılık esasına göredir. Birbirini dengeleyen iktisadi süreç devam ettiği sürece, burada ekonomik dişlilerin hareketi ve yarattığı katma değer ortaya çıkar. Mekanizmanın teorisi ve pratiği aslında paradır. Paranın hareketi güvene dayalıdır. Güven ortamının olmadığı yerde para olmaz. Paranın olmadığı yerde de ekonomi olmaz. Ekonomik koşulların hayata geçmediği yerde huzur olmaz. Huzurun olmadığı yerde de yaşam olmaz. Demem odur ki, her şey ekonomik çarkın işletilmesine endeksli.
Şimdi gelelim bu çarkı her şeye rağmen işletmeye çalışan insanlarımızdan ve bazı kurumlarımızdan biraz söz edelim.
Fethiye’nin ekonomik çarkı üç sektöre endekslenmiş vaziyette. Birincisi turizm. İkincisi tarım ve üçüncüsü inşaat. Bu üç sektörün yarattığı değer, Fethiye’mizin varlığını ve iddiasını sürdürebilmek için geçerli olan en önemli üç faktör.
Turizm alanında hizmet veren ve dünyanın en güzel turizm beldelerinden biri olan ilçemiz, konaklama kalitesiyle, alternatif turizm çeşitliliği ile gelebileceği en güzel yere gelmiş vaziyette.
Bu sürece nasıl gelindiğini yaklaşık olarak otuz yıldır bu sektöre hizmet verenlerden biri olarak yaşanan süreci yakından bilenlerden biriyim. Ülke ekonomisinin ağır şartlarında bile Fethiye’miz ülkenin refah düzeyi yüksek en özel beldelerinden biri olarak kalmayı başarabilen nadide yerlerden biri. Aslında yapılan çalışmaların ve bugüne kadar yaşanılan zorlu sürecin keşke kayıtlarını tutabilseydik. Yeni nesil tüm yokluklara rağmen bu beldede yaşayan insanların kendi ilçelerinin turizm değerlerini tanıtabilmek için neler yaptıklarını en azından unutmamış olurlardı.
Tesislerde binlerce insanımız çalışıyor. Binlerce personelin aldığı maaş ilçe esnafının en önemli gelir kapılarından biri. Maaşını alan alışveriş yaparak paranın burada kalmasını sağlıyor. Uzun lafın kısası, ekonomik döngü kendiliğinden otomatik olarak çalışmaya devam ediyor.
Birde diğer sektörler var. Turizm tesislerinde kullanılan tarımsal ürünler ve diğer sanayi ürünlerini satan ve geçimini bundan temin eden esnafımızı düşünün, demek ki bizi ayakta tutan bir numaralı sektör turizm. Bu sektörün gelişip büyümesine katkı veren kurum ve kuruluşların yıllardır yaptığı çalışmaları ve bıkmadan usanmadan hazırlandıkları turizm fuarlarını hatırlayın. Yapılan fedakarlık yazmaya kalksak sayfalara sığmaz
Turizm tesislerinin ve sahiplerinin varlığı hepimizin yaşam kaynağı sevgili dostlar. Bu sektörün ayakta kalabilmesi için yıllardır yurt içinde ve yurt dışında koşuşturan Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası, Otelciler Derneği, Ölüdeniz Turizm Kooperatifi, Fethiye Belediyesi, Fethiye Kaymakamlığı, TÜRSAB ve benzeri tüm sivil toplum kuruluşlarının sektörün canlı kalabilmesi için inanılmaz fedakarlıklar yaptığını unutmamamız ve unutturmamamız gerekiyor.
Nice başkanlar, nice yöneticiler geldi geçti bu süreçte. Kimileri rahmete kavuştu, kimileri yaşamak için mücadele veriyor ve aramızdalar. Bu gizli kahramanları yolda gördüğünüzde yolunuzdan sapmayın ve selam verin. Eğer emekliyseniz ya da çalışmaya devam ediyorsanız bu insanlar sayesinde olduğunu unutmayın. Bana ne Fethiye’nin turizmi deselerdi, bugün çoğumuz işsiz, çoğumuz bakıma muhtaç insanlar olarak yaşamaya çalışıyor olan birer birey olarak kalırdık. Burada amaç ne? Bu gerçek kahramanlar unutulmasın. “Bana ne kardeşim, adam para kazanmak için yapmış bunca çalışmayı diye düşünebilirsiniz”. Ama şunu unutmayalım; bu adamların parası zaten her zaman vardı. İsteselerdi tefecilik yaparak insanların kanını emen kenelere dönebilirlerdi. Öyle yapmadılar. Birlikte kazanalım diyerek yılmadan yorulmadan yıllarca hizmet ürettiler. Bu çok değerli yatırımcılarımızı başka bir yazımda isimleriyle birlikte yeniden karşınızda olacağım, şimdilik SEVGİYLE KALIN.
